Omurga sağlığı, vücuttaki diğer kemik yapılara göre kendine has bazı farklar nedeni ile oldukça önemlidir. En önemli işlevi içinden geçen omuriliği korumaktır.
Bu noktada şu dikkate alınmalıdır; başın altındaki tüm vücut fonksiyonları omuriliğin sağlam ve işlevsel olmasına bağlıdır. Bu nedenle omurgaların koruyucu rolü çok önemlidir.
Omurganın diğer önemli fonksiyonu ise iç organların asılması için bir destek kolon oluşturmasıdır. Dolayısıyla bu desteği bozacak her türlü hastalık iç organları da etkiler hale gelmektedir.
Ayrıca vücudun normal duruş şekli omurganın anatomik yapısının ve eğriliklerinin sağlıklı olmasına bağlıdır.
Omurga Hastalıkları
Omurga hastalıkları içerisinde en sık görülen grup dejeneratif omurga hastalıklarıdır.
Halk arasında omurganın kireçlenmesi olarak da tarif edilen bu durum bel ve boyun ağrıları ile başlayıp ilerleyen dönemde hastanın günlük aktivitelerini ve yürüyüş mesafesini azaltan şiddetli ağrılara neden olabilmektedir. Hastalığın ilerleyen safhalarında kollarda veya bacaklarda uyuşma, karıncalaşma, keçeleşme olabilmekte, kas gücünde azalma veya tamamen güçsüzlük (felç) hali görülebilmektedir.
Bel veya boyun fıtıkları dejeneratif omurga hastalıklarına göre nispeten daha genç yaşlarda görülmektedir.
Fıtık hangi seviyeden gerçekleşti ise o seviyeye ait sinir köküne ait ağrı, hissizlik veya kas gücü kaybı oluşabilmektedir.
Omurganın patolojik eğrilikleri basitçe skolyoz ve kifoz olarak iki grupta sınıflandırılabilir.
Skolyoz hastaya karşıdan bakıldığında omurganın yana doğru eğrilmesi, kifoz ise hastaya yandan bakılırken mevcut normal kamburluğun artmasıdır. Her iki durumun da pekçok sebebi ve çeşitli tedavi yöntemleri vardır.
Vücudumuzun diğer sistemlerinde olduğu gibi omurgada da tümör ve enfeksiyonlar görülebilir.
Omurga tümörlerinin büyük kısmı omurganın kendisinden değil başka dokulardan kaynaklanan tümörlerin omurgaya yerleşmesi (metastaz) ile oluşmaktadır.
Benzer şekilde omurga travmaları pek çok sebepten oluşabilmektedir, ancak tedavisi diğer kemik yapılardan daha zor ve acildir.
Nedenleri
Bazı durumlarda omurga hastalıklarına yatkınlık ortaya çıkabilir.
Genetik kalıtım bunlardan biridir. Her ne kadar bilimsel çalışmalarda bu konu ile ilgili net sayısal ilişki tespit edilmese de ailesinde omurga hastalığı bulunan kişilerde benzer hastalıklar görülme ihtimali yüksektir.
Bir diğer yatkınlık sebebi osteoporozdur. Kadınlar bu konuda daha dezavantajlıdır, çünkü menopozu takiben kemik yoğunluğunun azalma hızı artar. Osteoporoz aynı zamanda omurga çökme kırıkları için de zemin hazırlamaktadır.
Bunlar dışında pek çok çevresel etken de yatkınlık sebebi olabilir.
Örneğin omurgalara aşırı yüklerin binmesine neden olan yoğun çalışma temposuna sahip kişilerde dejeneratif omurga hastalıkları daha sık gözlenmektedir.
Ağır kaldırmak, bilinçsiz yapılan spor aktiviteleri, bel ve boyun bölgesini zorlayıcı hareketler omurga sağlığını bozan etmenler olarak sayılabilir.
Kliniğimizde Doç. Dr. Mehmet Nuri Erdem öncülüğündeki uzman ekip omurga sağlığı konusunda düzenli olarak seminerler vermektedir.
Özellikle masa başı çalışanlar için vücut duruş pozisyonunu düzeltici önlem ve egzersizler anlatılmakta, ihtiyacı olan hastalara omurga sağlığını koruyucu egzersizler uzman fizyoterapistler tarafından öğretilmektedir.