Omurganın en önemli görevi içinde bulunan omurilik ve buradan çıkan sinir köklerini korumaktır.
Esas olarak omur adı verilen kemiklerden ve bu kemiklerin bir arada kalmasını sağlayan yumuşak dokulardan oluşmaktadır. Omurlar arasında yük taşımayı ve hareketi sağlayan diskler bulunmaktadır.
Omurga travmaları, yumuşak dokuları ilgilendiren basit travmalardan, omurga kırıkları dahil omuriliğin zedelendiği şiddetli yaralanmalara kadar geniş bir yelpazede gözlenebilir.
Omurganın en hareketli bölümü boyun kısmıdır.
Göğüs omurları ise kaburgalar ve öndeki sternum kemiği ile birbirine tutunduğu için büyük oranda hareketsizdir.
Bel omurları da hareketlidir ancak diğer bölgelere oranla çok daha fazla yük taşırlar. Gövdenin ağırlığı bel omurları üzerinden bacaklara iletilir.
Omurga kırıkları en çok torakolomber bileşke adı verilen göğüs omurları ile bel omurlarının birleşim yerinde görülmektedir.
Omurganın yaralanma riskinin yüksek olduğu durumlar:
- Ani ve kuvvetli bir düşme (Araç kazası, dalma, yüksekten düşme)
- Belirgin travma hikayesi (Kayak, snowboard, jet ski vb.)
- Açık yüksek enerjili travmalar (patlama, terör olayları)
- Bilincin kapanmasına neden olan yaralanmalar
Eğer herhangi bir kas grubunda felç varlığı veya omurga üzerinde hassasiyet-ağrı varsa olası omurga yaralanması açısından mutlaka hastanın değerlendirilmesi gerekir.
Burada en önemli nokta şüphedir. Çünkü atlanmış omurga yaralanmaları çok ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.
Yaralanmanın yeri, şiddeti, omuriliğin hasar görüp görmemesi gibi pek çok faktör tedavi yöntemini belirlemektedir.
Bu amaçla nörolojik muayenenin yanı sıra röntgen, MR, BT gibi radyolojik tetkikler yapılmalı ve zaman kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır.